İçeriğe geç

İçindekiler kısmına geç

İklim Zirveleri İşe Yarıyor mu?

İklim Zirveleri İşe Yarıyor mu?

İklim Zirveleri İşe Yarıyor mu?

“Dünya, iklim değişikliği sorununu çözmek için bir araya gelmeli. Bilim insanlarının büyük çoğunluğunun da kabul ettiği gibi, eğer hiçbir şey yapmazsak kuraklık, açlık ve kitlesel göç artacak, bu da yıllar boyunca savaşların daha da artmasına yol açacak” (ABD Başkanı Barack Obama).

BAZI bilim insanlarına göre dünya hasta. Onlara göre dünyanın “ateşi” öyle yükseldi ki, küresel sıcaklık bir kırılma noktasına yaklaşıyor olabilir. İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesinin bildirdiğine göre bu hassas sınırın az da olsa aşılması “doğada ani bir değişikliğe yol açabilir, bu da küresel sıcaklıkta çok daha büyük bir artışı tetikleyebilir.”

Peki bu duruma nasıl geldik? Bir çözüm var mı? İnsanlığın karşı karşıya olduğu büyük sorunlardan sadece biri olan küresel ısınma meselesini çözmek, gerçekten insanoğlunun elinde mi?

Birçok bilim insanı küresel ısınmaya yol açan başlıca etkenlerden birinin insan faaliyetleri olduğuna inanıyor. Sanayi devrimi nedeniyle kömür ve petrol gibi fosil yakıtların kullanımında büyük bir artış yaşandı. Bir diğer etken de ormanların kontrolsüz şekilde yok edilmesidir. Ormanlar gezegenimizin akciğerleridir; ağaçlar küresel ısınmaya yol açan bazı sera gazlarını emer. Öte yandan büyük ağaçlık alanların yok edilmesi bu gazların atmosferimizde birikmesine neden olur. Dünya liderleri tüm bu sorunlarla baş edebilmek için iklim zirveleri düzenliyor.

Kyoto Protokolü

1997 tarihli Kyoto Protokolü’nde, karbon salınımlarıyla ilgili yeni hedefler belirlendi. Avrupa Birliği’ndeki ülkeler ve başka 37 sanayileşmiş ülke bu anlaşmayı imzalayarak, 2008’den 2012’ye dek süren beş yıllık dönemde sera gazı salınımlarını 1990 yılındaki düzeyin ortalama yüzde 5 altına indirmeye söz verdi.

Fakat Kyoto Protokolü bazı önemli açılardan yetersiz kaldı. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri protokolü imzalasa da sonradan onu onaylamadı. Ayrıca Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan büyük ülkeler salınımlarına belirgin sınırlar getirmeyi kabul etmedi. Oysa dünyadaki karbon salınımlarının yaklaşık yüzde 40’ından sadece ABD ve Çin sorumlu.

Kopenhag Zirvesi

Aralık 2009’da, 119’u devlet başkanı olan 192 ülke temsilcisi Kopenhag’da (Danimarka) düzenlenen bu konferansta iklim değişikliği sorununa çözüm bulmak için bir araya geldi. COP 15 olarak da adlandırılan Kopenhag Zirvesi’nin amacı, 2012 ve sonrası için Kyoto Protokolü’nün yerine geçecek yeni bağlayıcı hedefler belirlemekti. * Ülkeler COP 15’te başlıca şu üç konuda uzlaşmaya çalışacaktı:

1. Yasal olarak bağlayıcı anlaşmaların yapılması. Acaba gelişmiş ülkeler, salınımlarına gerekli sınırlamaların getirilmesini kabul edecek miydi? Gelişmekte olan büyük ülkeler salınımlarındaki artışı sınırlayacak mıydı?

2. Uzun vadeli bir çözümün finanse edilmesi. Gelişmekte olan ülkeler, küresel ısınmanın giderek daha ciddi bir hal alan sonuçlarıyla başa çıkabilmek ve çevreye zarar vermeyen teknolojiler üretebilmek için uzun yıllar milyarlarca dolar paraya ihtiyaç duyacaktı.

3. Salınımları denetlemek için bir sistemin belirlenmesi. Böyle bir sistem sayesinde her ülkenin kendi salınım sınırlarına bağlı kalması sağlanacaktı ve gelişmekte olan ülkelere temin edilecek paraların uygun şekilde kullanılıp kullanılmadığı kontrol edilecekti.

Peki bu konularda uzlaşmaya varıldı mı? Müzakereler sırasında o kadar ciddi engellerle karşılaşıldı ki daha küçük çaplı bir çözüm için bile uzlaşma sağlanamadı. Konferansın son saatlerinde 28 ülkenin lideri Kopenhag Anlaşması adı verilen bir belgenin taslağını hazırladı. Bu belge pek de etkileyici olmayan şu sözlerle kabul edildi: “Taraflar Konferansı, Kopenhag Anlaşmasını dikkate alır” (Reuters). Başka sözlerle, anlaşmaya uyup uymamak konusunda her ülke kendi kararını verecekti.

Bundan Sonra Ne Olacak?

Yeni konferansların düzenlenmesine rağmen bunların sonuç vereceğine çoğu kişi inanmıyor. The New York Times’da köşe yazarı olan Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman “Gezegenimiz pişmeye devam edecek” diyor. Genellikle, uzun vadede çevreye verilecek zarar göz ardı edilip kısa vadeli politik ve ekonomik çıkarlara öncelik veriliyor, böylece yetkililer her zamanki tutumlarını sürdürüyor. Krugman, “İklim değişikliğiyle mücadelenin neden engellendiğini anlamak istiyorsanız paranın kimde olduğuna bakın” diyor. O ayrıca kendi ülkesinde iklim değişikliğini önlemek için harcanan çabaların, “başka birçok meselede olduğu gibi açgözlülük ve [siyasi] korkaklık yüzünden” boşa gittiğini yazdı.

Küresel ısınma birçok yönden bir kasırgaya benzer. Meteoroloji uzmanları bir kasırganın şiddetini ve rotasını az çok tespit edebilir ve bu sayede, kasırgadan etkilenecek bölgelerde yaşayanlar gerekli hazırlıkları yapabilir. Fakat dünyadaki tüm bilim insanları, siyasetçiler ve iş adamları bir araya gelse bile kasırgayı durduramazlar. Anlaşılan küresel ısınma için de aynı şey geçerli. Bu, Kutsal Kitaptaki şu sözleri akla getirir: “Kendi yolunu belirlemek insanoğluna düşmez. Adımlarına yön vermek insana düşmez” (Yeremya 10:23).

Küresel Isınmayı Yaratıcımız Sona Erdirecek

Kutsal Kitap, ‘yeryüzünü biçimlendirip yapan Tanrı’nın onu boş yere yaratmadığını’ söyler (İşaya 45:18). Tanrı’nın Sözü ayrıca şöyle der: ‘Yeryüzü sonsuza dek duruyor’ (Vaiz 1:4).

Evet, Tanrı yeryüzünün yaşanmaz hale gelmesine izin vermeyecek. O, dünyanın gidişatına müdahale ederek hem aciz insan yönetimlerini hem de yeryüzünü umursamayan insanları yok edecek. Öte yandan ahlaken temiz bir yaşam süren ve O’nu memnun etmek isteyen herkesi sağ bırakacak. Kutsal Kitap şöyle der: “Yeryüzünde doğru insanlar yaşayacak, orada ancak temiz insanlar kalacak. Kötülere gelince, onlar yeryüzünden silinecek, hainler dünyadan sökülüp atılacak” (Özdeyişler 2:21, 22).

[Dipnot]

^ p. 10 Taraflar Konferansı (COP), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi gereği belli aralıklarla düzenlenir.

[Sayfa 13’teki çerçeve]

Sera gazları atmosferin büyük bir kısmını oluşturur ve dünyanın yüzeyinden yansıyan radyasyonu emer. Modern sanayinin atmosfere saldığı gazların birçoğu sera gazıdır. Bunlar arasında karbondioksit, kloroflorokarbon, metan ile diazot monoksit bulunur. Sadece karbondioksit salınımı bile dünya çapında yılda 25 milyar tondan fazladır. Araştırmalar, endüstri çağı başladığından beri atmosferdeki karbondioksit seviyesinin yüzde 40 arttığını gösteriyor.

[Sayfa 12’deki resim tanıtım notu]

Dünya: NASA/​The Visible Earth (http:/​/​visibleearth.nasa.gov/​); Barack Obama: ATTILA KISBENEDEK/​AFP/​Getty Images