2. BÖLÜM
Krallık Gökte Doğuyor
1, 2. (a) Dünya tarihindeki en büyük olay nedir? (b) Bu olayı insanların görmemiş olması neden şaşırtıcı değildir?
DÜNYA tarihinde dönüm noktası sayılan bir olaya tanık olmak ister miydiniz? Birçok insan böyle bir deneyimi merak eder. Fakat şunu düşünün: Öyle önemli bir dönemde yaşasaydınız bile, bu değişime yol açan asıl olaylara şahsen tanık olabilecek miydiniz? Herhalde hayır. Tarih kitaplarının sayfaları eski yönetimler için sonun habercisi sayılan olaylarla doludur ve bunlar çoğu kez gözlerden uzakta gerçekleşmiştir. Bir bakıma tarihin büyük kısmının kapalı kapılar ardında, yani taht odalarında, gizli oturumların yapıldığı meclis ya da kurul salonlarında ve hükümet dairelerinde yazıldığı söylenebilir. Oysa ortaya çıkan değişiklikler milyonlarca insanın yaşamını etkilemiştir.
2 Peki, dünya tarihindeki en büyük olay hakkında ne denebilir? Bu olay milyonlarca insanın yaşamını etkilemiştir. Yine de gözden uzak bir şekilde gelişmiştir. Elbette burada söz ettiğimiz olay, uzun zaman önce vaat edilmiş Mesih’in başında bulunduğu hükümetin, yani Tanrı’nın Krallığının gökte doğuşudur; bu yönetim yakında tüm dünyadaki kurulu sistemi sona erdirecektir (Daniel 2:34, 35, 44, 45’i okuyun). Yeryüzünde kimsenin bu çok önemli olaya tanık olmaması Yehova’nın onu insanlıktan gizlediği anlamına mı gelir? Yoksa O, Kendisine sadık toplumunu bu olay için önceden hazırlamış mıdır? Görelim.
“Habercim . . . . Önümde Yolu Açacak”
3-5. (a) Malaki 3:1’de sözü edilen “ahit habercisi” kimdi? (b) “Ahit habercisi” mabede gelmeden ne olacaktı?
3 Yehova, toplumunu Mesih’in yönetimindeki Krallığın doğuşu için hazırlamayı çok uzun zaman önce amaçladı. Örneğin, Malaki 3:1’deki şu sözlere dikkat edin: “İşte, habercimi gönderiyorum; önümde yolu açacak. Aradığınız Rab ve sevinçle beklediğiniz ahit habercisi mabedine ansızın gelecek.”
4 Bu sözlerin günümüzdeki gerçekleşmesinde “Rab” Yehova, ruhi mabedinin yeryüzündeki avlusunda hizmet edenleri denetlemek için ne zaman geldi? Peygamberlik sözü Yehova’nın ‘ahit habercisiyle’ birlikte geleceğini açıklıyor. Bu ahit habercisi kimdi? Bizzat Kral İsa Mesih’ti! (Luka 1:68-73). O, tahta yeni geçirilen kral olarak Tanrı’nın yeryüzündeki toplumunu denetleyecek ve arındıracaktı (1. Pet. 4:17).
5 Peki Malaki 3:1’de ilk sözü edilen, öbür “haberci” kimdi? Geleceği önceden bildirilen bu haberci Kral Mesih’in hazır bulunuşundan epey önce sahnede yerini alacaktı. 1914’ten yıllar önce Kral Mesih’in ‘önünde yolu açan’ böyle biri oldu mu?
6. Sadık kişileri ilerideki olaylara hazırlamak üzere önden giden “haberci” kimdi?
6 Bu soruların cevaplarını elimizdeki yayında Yehova’nın günümüzdeki toplumunun heyecan verici tarihini okurken bulacağız. Tarih kaydının gösterdiği gibi, 19. yüzyılın sonlarında küçük bir grup sadık kişi, çok sayıdaki sahtelerinin arasında tek gerçek Hıristiyan topluluğu olarak ortaya çıktı. Bu grup Mukaddes Kitap Tetkikçileri olarak tanınmaya başladı. Aralarında önderlik eden Charles T. Russell ve yakın arkadaşları gibi kişiler gerçekten önceden bildirilen “haberci” olarak hizmet ettiler; Tanrı’nın toplumuna ruhi rehberlik sağlayarak önlerindeki olaylara onları hazırladılar. Şimdi bu ‘habercinin’ dört farklı yönden bunu nasıl yaptığına bakalım.
Hakikatle Tapınmak
7, 8. (a) 1800’lü yıllarda kimler canın ölümsüzlüğü öğretisinin yalan olduğunu ortaya koydu? (b) C. T. Russell ve arkadaşları başka hangi sahte öğretileri açığa vurdu?
7 Mukaddes Kitap Tetkikçileri dua ederek Kutsal Yazıları araştırdılar; net hakikatler üzerinde görüş birliğine vardılar, onları bir araya getirip yayımladılar. Yüzyıllar boyunca Hıristiyan Âlemi ruhi karanlığa gömülmüş durumdaydı, birçok öğretisi putperest kökenliydi. Bunun başlıca örneklerinden biri canın ölümsüzlüğü öğretisidir. Ancak 1800’lü yıllarda Kutsal Kitabı samimiyetle inceleyen birkaç kişi bu öğretiyi irdeleyerek aslında Tanrı’nın Sözüne dayanmadığını gördü. Henry Grew, George Stetson ve George Storrs yazılarında ve yaptıkları konuşmalarda Şeytan’ın bu yalanını cesaretle açığa vurdu. a Onların çalışmalarının C. T. Russell ve onun yakın arkadaşlarının Kutsal Yazılarla ilgili anlayış kazanmasında büyük katkısı oldu.
8 Mukaddes Kitap Tetkikçilerinin oluşturduğu bu küçük grup canın ölümsüzlüğü öğretisiyle yakından bağlantılı olan başka akıl karıştırıcı ve sahte öğretileri de fark etti. Bunlar arasında tüm iyi insanların göğe gittiği ya da Tanrı’nın kötülerin ölümsüz canlarına cehennemde sonsuza dek işkence ettiği öğretileri de vardı. Russell ve arkadaşları konuşmalarının basılı metinlerinin yanı sıra sayısız makale, kitap, el ilanı ya da broşür de yayımlayarak bu yalanları açığa vurdu.
9. Gözcü Kulesi Üçleme öğretisinin yalan olduğunu nasıl ortaya koydu?
9 Benzer şekilde, Mukaddes Kitap Tetkikçileri geniş çapta saygı gören Üçleme öğretisinin de yalan olduğunu ortaya koydu. 1887 yılında Gözcü Kulesi b dergisinde şu sözler yer almıştı: “Kutsal Yazılar Yehova ile Efendimiz İsa arasında Baba oğul ilişkisinin olduğu ve onların tamamen ayrı bireyler olduğu konusunda gayet açıktır.” Makale devamen “üçlü bir Tanrı fikrinin (yani bir Tanrı’da üç Tanrı’nın ve aynı zamanda üç Tanrı’da bir Tanrı’nın bulunduğu öğretisinin) bu kadar önem kazanmasının ve genel olarak kabul görmesinin” ne kadar şaşırtıcı olduğuna dikkat çekti. “Bu da kilisenin düşman tarafından sapkınlık zincirleriyle bağlanırken nasıl derin bir uykuda olduğunu gösterir” diye ekledi.
10. Gözcü Kulesi dergisi 1914’ü nasıl özel bir yıl olarak işaret etti?
10 O zamanlar Gözcü Kulesi’nin başlığında yer alan Mesih’in Hazır Bulunuşunun Habercisi ifadesinden anlaşıldığı gibi, derginin içeriği Mesih’in hazır bulunuşu konusundaki peygamberlik sözleriyle yakından ilgiliydi. Dergiye makale yazan sadık meshedilmiş kişiler, Daniel peygamberin sözünü ettiği ‘yedi vakit’ ile Tanrı’nın amaçladığı Mesih’in yönetimindeki Krallık arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu fark ettiler. Onlar 1876 gibi erken bir tarihten itibaren, bu yedi vaktin biteceği yıl olarak 1914 yılını işaret etmeye başladılar (Dan. 4:25; Luka 21:24). O dönemdeki kardeşler bu özel yılın önemini tam olarak kavramadılarsa da Kutsal Kitap hakikati hakkında bildiklerini her yerde ilan ediyorlardı ve bunun uzun vadeli etkileri oldu.
11, 12. (a) Russell birader öğrettiği hakikatlerin ortaya çıkarılmasını kimin başarısı olarak gördü? (b) 1914’ten önceki yıllarda Russell ve arkadaşlarının sürdürdüğü faaliyet ne kadar önemliydi?
11 Russell ya da arkadaşlarından hiçbiri bu yaşamsal ruhi hakikatlerin tekrar ortaya çıkarılmasını ve kavranmasını kendi başarısı olarak görmedi. Russell bu konuda kendisinden önce araştırma yapanların büyük payı olduğunu kabul etti. Fakat her şeyin Yehova Tanrı sayesinde olduğunu belirtti; çünkü Kendi toplumuna ihtiyaçları olan bilgiyi tam zamanında veren O’dur. Yehova’nın Russell ve arkadaşlarının gerçekleri yalanlardan ayırma çabalarını desteklediği açıktır. Yıllar geçtikçe, Hıristiyan Âlemiyle aralarındaki ayrım ve farklar daha da belirginleşti.
12 1914’ten önceki yıllarda bu sadık adamların Kutsal Kitabın öğrettiği hakikatleri savunmak için yaptıkları gerçekten olağanüstüydü. 1 Kasım 1917 tarihli Gözcü Kulesi geçmiş yıllarla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bugün milyonlarca insan, cehennem ve başka sahte öğretilerin yol açtığı korkuların yükünü üzerinden atmıştır . . . . 40 yıl kadar önce akmaya başlayan hakikat suları giderek çoğalıyor ve dünyayı kaplayana kadar da çoğalmaya devam edecek; muhaliflerin hakikatin yayılışını engelleme çabaları okyanusun kabaran dalgalarını çalı süpürgesiyle geriye itmeye benzer.”
13, 14. (a) “Haberci”, Kral Mesih için yolun hazırlanmasına nasıl yardım etti? (b) Yüz yıl kadar önce yaşayan kardeşlerimizden neler öğrenebiliriz?
13 Şunları düşünün: Tanrı’nın toplumu İsa ile Babası Yehova arasındaki farkı ayırt edememiş olsaydı, Mesih’in hazır bulunuşu başladığında hizmet için hazır durumda olabilecek miydi? Elbette hayır. Ayrıca ölümsüzlüğü Mesih’in nispeten az sayıdaki takipçisine verilecek bir hediye değil de herkesin zaten sahip olacağı bir şey olarak görselerdi, ya da insanların hiçbir ümidi olmadan sonsuza dek cehennemde yanacağına inansalardı, hazır olabilecekler miydi? Demek ki habercinin Kral Mesih için yolu hazırladığını kesinlikle söyleyebiliriz.
14 Bizim için ne denebilir? Yüz yıl kadar önce yaşamış kardeşlerimizden ne öğrenebiliriz? Biz de onlar gibi Tanrı’nın Sözünü büyük bir gayretle okumalı ve incelemeliyiz (Yuhn. 17:3). Bu maddiyatçı dünya ruhi açlığın pençesinde yok olmaya doğru giderken biz ruhi gıdaya olan iştahımızı her gün daha da artıralım (1. Timoteos 4:15’i okuyun).
“Ey Halkım . . . . Ondan Çıkın”
15. Mukaddes Kitap Tetkikçileri giderek neyi anlamaya başladılar? (Dipnota da bakın.)
15 Mukaddes Kitap Tetkikçileri bu dünyanın kiliselerinden ayrılmak gerektiğini öğrettiler. 1879’da Gözcü Kulesi’nde “Babil’in kiliselerinden” söz edildi. Acaba bu ifadeyle papalık ya da Katolik Kilisesi mi kastediliyordu? Protestan mezhepler yüzyıllardır bu kurumların Kutsal Yazılardaki Babil’in karşılığı olduğunu söylüyorlardı. Ancak Mukaddes Kitap Tetkikçileri Babil’in çağımızdaki karşılığının Hıristiyan Âleminin tüm kiliselerini kapsadığını giderek anlamaya başladılar. Çünkü hepsi yukarıda değinilen yalanları öğretiyordu. c Yayınlarımızda Babil’in kiliselerine üye olan dürüst insanların ne yapması gerektiğiyle ilgili gitgide daha açık ifadeler kullanılmaya başlandı.
16, 17. (a) “Milenyum Şafağı” kitabının III. cildinde ve Gözcü Kulesi’nde insanlar sahte dinden ayrılmaya nasıl teşvik ediliyordu? (b) Hangi etkenler bu uyarıların etkisini azalttı? (Dipnota bakın.)
16 Örneğin 1891’de Millennial Dawn (Milenyum Şafağı) kitabının III. cildinde Tanrı’nın çağdaş Babil’i reddettiği anlatılarak, Hıristiyanlığın tüm kiliselerinden oluşan “sistemin” buna dahil olduğu belirtildi. Şunlar eklendi: “Onun sahte öğretilerinden ve uygulamalarından hoşnut olmayan herkes şimdi ondan ayrılmaya çağrılıyor.”
17 Ocak 1900’de Gözcü Kulesi, isimleri hâlâ Hıristiyan kiliselerinin üye listelerinde bulunan ve “Gönlüm hakikatten yana, başka dini toplantılara hemen hemen hiç gitmiyorum” diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışanlar için öğütler içerdi. Makalede şu soru yer aldı: “Babil’den biraz çıkıp biraz içinde kalmak doğru olur mu? Tanrı’nın bizden beklediği, . . . . O’nu memnun eden ve onayını kazanan itaat bu mu? Elbette hayır. Kişi [kilise üyesi] bir dini gruba katıldığında herkesçe bilinen bir sözleşme yapmış olur ve üyeliğini iptal edene ya da vazgeçtiğini açıkça belirtene kadar . . . . bu sözleşmenin tüm koşullarına bağlı kalmalıdır.” Yıllar geçtikçe bu mesaj daha kesin ve net ifadelerle dile getirildi. d Yehova’ya hizmet eden herkes sahte dinle olan tüm bağlarını kopardığını açıkça göstermeliydi.
18. İnsanların Büyük Babil’den çıkmaları neden gereklidir?
18 Eğer Büyük Babil’den çıkma uyarısı sürekli yapılmasaydı, Mesih kral olarak tahta geçtiğinde yeryüzünde onu hazır bekleyen bir grup meshedilmiş hizmetkârı olacak mıydı? Tabii ki hayır, çünkü sadece Babil’in pençesinden kurtulmuş olan Hıristiyanlar Yehova’ya “ruhla ve hakikatle” tapınabilirler (Yuhn. 4:24). Biz de sahte dinden uzak kalmaya aynı derecede kararlı mıyız? Öyleyse “Ey halkım, . . . . ondan çıkın” emrine itaat etmeye devam edelim (Vahiy 18:4’ü okuyun).
İbadet İçin Bir Araya Gelmek
19, 20. Gözcü Kulesi Tanrı’nın toplumunu ibadet için bir araya gelmeye nasıl teşvik etti?
19 Mukaddes Kitap Tetkikçileri aynı imanı paylaşan kişilerin mümkün olduğu ölçüde ibadet amacıyla bir araya gelmesi gerektiğini öğretti. Gerçek Hıristiyanlar için sahte dinden çıkmak yeterli değildir. Hakiki tapınmaya katılmak da şarttır. Gözcü Kulesi ilk sayılarından başlayarak okurlarını ibadet için bir araya gelmeye teşvik etti. Örneğin, 1880 yılının Temmuz ayında Russell birader konuşmacı olarak çıktığı bir turla ilgili bilgi verirken, çok sayıda ibadet yapıldığından ve bunların ne kadar teşvik edici olduğundan söz etti. Sonra da okurlardan kaydettikleri gelişmeyle ilgili bilgi veren kartlar göndermelerini istedi, bunlardan bazıları dergide yayımlanacaktı. Russell bunun amacını şöyle açıkladı: “Efendimizin sizi nasıl desteklediğini, sizinle aynı değerli imanı paylaşanlarla ibadet için bir araya gelmeye devam edip etmediğinizi . . . . hepimiz bilelim.”
20 Sonra 1882 yılında Gözcü Kulesi’nde “Bir Araya Gelmek” başlıklı bir makale çıktı. Bu makale İsa’nın takipçilerine “birbirlerini karşılıklı olarak eğitmek, teşvik etmek ve güçlendirmek için” ibadetler düzenlemelerini öğütledi. Makalede şunlar söylendi: “Aranızda eğitim görmüş ya da yetenekli birinin olması gerekmez. Her biriniz kendi Kutsal Kitabıyla birlikte kalem, kâğıt getirsin ve . . . . konkordans gibi yardımcı kaynaklardan mümkün olduğu kadar yararlanın. Kendinize bir konu seçin; onu anlayabilmek için kutsal ruhun rehberliğini dileyin, sonra okuyun, düşünün, ayetleri karşılaştırın, hakikati anlamanız için mutlaka yol gösterilecek.”
21. Allegheny’deki cemaat, ibadetler ve çobanlık işi konusunda nasıl örnek oldu?
21 Mukaddes Kitap Tetkikçileri’nin Allegheny’de (Pennsylvania, ABD) merkez bürosu vardı. Onlar düzenli olarak bir araya gelme konusunda güzel bir örnek oldular; böylelikle İbraniler 10:24, 25’teki Tanrı ilhamı öğüde uydular (Okuyun). Charles Capen henüz çocukken katıldığı o ibadetlerle ilgili anılarını yaşlılığında şöyle dile getirdi: “Teşkilata ait kongre salonunun duvarına yazılmış ayetlerden birini hâlâ hatırlıyorum: ‘Sizin bir tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz.’ Bu ayet hiç aklımdan çıkmadı; gerçekten de Yehova’nın toplumunda din adamı-halk ayrımı yoktur” (Mat. 23:8). Capen birader, insanı ruhen canlandıran ibadetleri, orada gördüğü samimi teşviki ve Russell biraderin cemaatin her üyesine tek tek çobanlık hizmeti vermek üzere harcadığı ciddi çabayı da hatırlıyor.
22. (a) Sadık kişiler ibadetlere katılmaları yönünde teşvik edildiklerinde nasıl karşılık verdiler? (b) Onlardan ne öğrenebiliriz?
22 Sadık insanlar bu örneği görüp etkilendi ve talimatlara olumlu karşılık verdi. Ohio, Michigan gibi eyaletlerde, sonra da Kuzey Amerika’nın tümünde ve başka ülkelerde cemaatler kuruldu. Düşünün, bu sadık kişiler tapınma amacıyla bir araya gelmekle ilgili Kutsal Yazılardaki öğüde uymak üzere eğitilmeseydi, Mesih’in hazır bulunuşu için gerçekten hazır durumda olabilirler miydi? Elbette olamazlardı! Ya bugün bizim için ne denebilir? Bizim de her fırsatta bir araya gelip tapınmak ve birbirimizi ruhen güçlendirmek üzere ibadetlere katılma konusunda aynı kararlılığı göstermemiz gerekir.
Gayretle Yapılan Duyuru İşi
23. Gözcü Kulesi’nde tüm meshedilmişlerin hakikatin vaizleri olması gerektiği nasıl açıklandı?
23 Mukaddes Kitap Tetkikçileri meshedilmiş olan herkesin hakikati duyurması gerektiğini öğretti. 1885 yılına ait bir Gözcü Kulesi’nde şunları okuyoruz: “Meshedilmişler grubunun her bir üyesinin duyuru işini yapmak üzere meshedildiğini (İşa. 61:1), hizmet için çağrıldığını unutmamalıyız.” 1888’deki bir sayıda şu uyarıya yer veriliyordu: “Görevimiz açıktır . . . . Eğer işimizi ihmal eder ve bunun için mazeretler bulmaya başlarsak, tembel hizmetçiler olduğumuzu ve çağrıldığımız yüksek konumu hak etmediğimizi göstermiş oluruz.”
24, 25. (a) Russell ve arkadaşları duyuru işi için insanları teşvik etmekten başka ne yaptılar? (b) Bir kolportör otomobillerin yaygın olmadığı günlerdeki hizmetini nasıl anlattı?
24 Russell birader ve arkadaşları duyuru işi için insanları teşvik etmekle kalmadı, aynı zamanda Bible Students’ Tracts (sonradan Old Theology Quarterly) denen Kutsal Kitaba dayalı broşürleri çıkarmaya başladılar. Bunlar Gözcü Kulesi dergisini okuyan kişilere halka dağıtmaları için parasız olarak veriliyordu.
“Duyuru işi yaşamımda en önemli yeri alıyor mu?” sorusu üzerinde düşünmemiz gerekir
25 Bu hizmete tam gün katılanlara kolportör deniyordu. Daha önce adı geçen Charles Capen bunlardan biriydi. Şöyle anlatıyor: “Pennsylvania’daki sahamı taramak için Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Kurumu tarafından yapılmış haritalardan yararlandım. Bu haritalarda tüm yollar gösteriliyordu ve bu sayede bölgenin her yerine yaya olarak ulaşabildim. Bazen üç gün boyunca yolculuk edip Studies in the Scriptures (Kutsal Yazılar Üzerine Araştırmalar) dizisinin kitapları için siparişler aldıktan sonra, siparişleri dağıtmak üzere bir atlı araba kiralardım. Birçok defa çiftliklerde geceledim. Otomobillerin yaygın olmadığı günlerdi.”
26. (a) Tanrı’nın toplumu Mesih’in yönetimine hazır olmak için neden duyuru işine katılmalıydı? (b) Hangi sorular üzerinde düşünmemiz gerekir?
26 O ilk dönemlerde duyuru işinde harcanan çabalar şüphesiz cesaret ve gayret gerektirmişti. Gerçek Hıristiyanlara bu işin önemi öğretilmemiş olsaydı Mesih’in yönetimi başladığında hizmet için hazır olabilirler miydi? Elbette hayır! Her şeyden önce Mesih’in hazır bulunuş döneminin tanıtıcı özellikleri arasında bu faaliyetin önemli bir yeri olacaktı (Mat. 24:14). Tanrı’nın toplumu bu hayat kurtaran işe yaşamlarında en önemli yeri vermek üzere hazırlanmalıydı. Bugün bizim de şu sorular üzerinde düşünmemiz gerekir: “Duyuru işi yaşamımda en önemli yeri alıyor mu? Bu işe tam olarak katılabilmek için özveride bulunuyor muyum?”
Tanrı’nın Krallığı Doğuyor!
27, 28. (a) Elçi Yuhanna bir görüntüde neye tanık oldu? (b) Krallığın doğması üzerine Şeytan ve cinlerinin tepkisi ne oldu?
27 Büyük önem taşıyan 1914 yılı sonunda geldi. Bölümün başında sözünü ettiğimiz gibi o yıl gökte gerçekleşen görkemli olaylara hiçbir insan tanık olmadı. Ancak elçi Yuhanna’ya bu olanları simgelerle anlatan bir görüntü verilmişti. Zihninizde Yuhanna’yı “gökte muhteşem bir simge” görürken canlandırın. Gökteki ruhi varlıklardan oluşan teşkilatı simgeleyen Tanrı’nın ‘kadını’ hamileydi ve bir erkek çocuk doğurdu. Bu simgesel çocuğun yakında ‘bütün milletleri demir değnekle güdeceği’ bildirildi. Ancak çocuk doğar doğmaz “alınıp Tanrı’nın tahtının önüne götürüldü.” Ardından gökte şunları söyleyen güçlü bir ses duyuldu: “Tanrımızın kurtarma gücü, kudreti, krallığı ve Mesihinin yetkisi işte şimdi görüldü” (Vah. 12:1, 5, 10).
28 Yuhanna’nın bu görüntüde Mesih’in yönetimindeki Krallığın doğuşunu gördüğüne kuşku yok. Bu kesinlikle görkemli bir olaydı, yine de herkes durumdan hoşnut olmadı. Şeytan ve cinleri, Mikael’in, yani Mesih’in önderliğindeki sadık meleklerle savaştılar. Sonuç hakkında şunları okuyoruz: “Bütün dünyayı saptıran eski yılan, İblis ve Şeytan denilen büyük ejder aşağı atıldı. Evet, yeryüzüne atıldı ve melekleri de onunla birlikte atıldılar” (Vah. 12:7, 9).
29, 30. (a) Mesih’in yönetimindeki Krallığın doğmasıyla yeryüzünde koşullar nasıl değişti? (b) Gökte durum nasıldı?
29 Mukaddes Kitap Tetkikçileri 1914’ten çok önce bunun sıkıntılı bir dönemin başlangıcı olan özel bir yıl olacağını söylemişlerdi. Ancak bu öngörülerinin ne kadar doğru çıkacağını hayal bile edememişlerdi. O zaman Şeytan’ın insan toplumu üzerindeki etkisi daha önce görülmemiş boyuta ulaştı; Yuhanna’ya verilen görüntüde bu şöyle anlatılıyor: “Yer ve deniz, vay halinize! Çünkü zamanının az olduğunu bilen İblis, büyük öfkeyle üzerinize indi” (Vah. 12:12). 1914’te I. Dünya Savaşı patlak verdi ve Mesih’in krallık yetkisiyle hazır bulunuşunun alameti dünya çapında görülmeye başlandı. Bu ortamın ‘son günleri’ başlamıştı (2. Tim. 3:1).
30 Gökte ise sevinç vardı. Şeytan ve cinleri bir daha dönmemek üzere kovulmuştu. Yuhanna’nın kaydında şunları okuyoruz: “Bu nedenle, siz gökler ve orada oturanlar sevinin! (Vah. 12:12). Gökler temizlenmiş ve Mesih İsa kral olarak tahta geçmiş olduğundan, Krallık artık Tanrı’nın yerdeki toplumu uğruna harekete geçmeye hazırdı. Acaba ne yapacaktı? Bu bölümün başında gördüğümüz gibi, Mesih “ahit habercisi” olarak önce Tanrı’nın yerdeki hizmetkârlarını arındıracaktı. Bu ne anlama gelecekti?
Sınanma Zamanı
31. (a) Malaki arındırma süreciyle ilgili neyi önceden bildirdi? (b) Bu peygamberlik sözü nasıl gerçekleşmeye başladı? (Dipnota da bakın.)
31 Malaki, arındırma sürecinin kolay olmayacağını bildirmişti. O şöyle yazdı: “Onun geldiği güne kim dayanacak, ortaya çıktığında kim ayakta kalacak? Çünkü o, maden arıtanın ateşi, çamaşırcının küllü suyu gibi olacak” (Mal. 3:2). Bu sözlerin ne kadar doğru olduğu görüldü. Tanrı’nın yeryüzündeki toplumu 1914’ten itibaren ardı ardına gelen ciddi sınavlarla ve zorluklarla karşılaştı. I. Dünya Savaşı sırasında birçok Mukaddes Kitap Tetkikçisi acımasızca zulüm gördü ve hapse atıldı. e
32. 1916’dan sonra Tanrı’nın toplumunun içinde nasıl bir çalkantı yaşandı?
32 Teşkilat kendi içinde de çalkantılar yaşadı. Russell birader 1916 yılında henüz 64 yaşındayken öldü; onun ölümü Tanrı’nın toplumundaki birçok kişi için çok sarsıcı oldu. Bu olay bazılarının örnek bir insana önem vermekte aşırıya kaçtıklarını gösterdi. Russell birader hiçbir zaman böyle bir şey istemediği halde, ona duydukları saygıyı adeta tapınma ölçüsüne vardıranlar olmuştu. Birçokları hakikatin açıklanması sürecinin onun ölümüyle sona erdiğini düşündü ve bazıları ilerleme yönündeki çabalara şiddetle karşı çıktı. Bu tutumun da etkisiyle teşkilatın içinde hakikate isyan başladı ve bu bölünmeye yol açtı.
33. Gerçekleşmeyen beklentiler Tanrı’nın toplumu için nasıl bir sınav oldu?
33 Diğer bir sınav da gerçekleşmeyen beklentilerle ilgiliydi. Gözcü Kulesi doğru bir şekilde, Milletlerin Döneminin sona ereceği zaman olarak 1914 yılını önceden işaret etmişti; ancak kardeşler o yıl neler olacağını anlayamamıştı (Luka 21:24). Onlar Mesih’in, meshedilmiş gelin sınıfını kendisiyle birlikte hüküm sürmeleri için 1914’te göğe alacağını düşündüler. Bu ümitleri gerçekleşmedi. 1917’nin sonlarında Gözcü Kulesi 40 yıllık hasat döneminin 1918’in ilkbaharında sona ereceğini duyurdu. Fakat duyuru işi bitmedi. Aksine, o tarihten sonra da ilerlemeye devam etti. Dergide, aslında hasat döneminin sona erdiği fakat kalan ürünün toplanması döneminin devam ettiği belirtildi. Yine de birçok kişi hayal kırıklığına uğrayarak Yehova’ya hizmet etmeyi bıraktı.
34. (a) 1918’de hangi sınav baş gösterdi? (b) Hıristiyan Âlemi neden Tanrı’nın toplumunun “ölü” duruma geldiğini düşündü?
34 Göz korkutan bir sınav da 1918’de yaşandı. Tanrı’nın toplumuna önderlik etmek üzere C. T. Russell’ın yerini alan J. F. Rutherford ve sorumlu konumdaki başka yedi birader tutuklandı. Haksız yere uzun yıllar hapse mahkûm edilerek Atlanta’daki (Georgia, ABD) federal devlet hapishanesine konuldular. Görünüşe bakılırsa Tanrı’nın toplumunun faaliyeti o sırada felce uğramış gibiydi. Hıristiyan Âleminin din adamlarından birçoğu bu yüzden sevinç içindeydi. Onlar, “liderleri” hapsedilen, Brooklyn’deki merkezleri kapatılan, Amerika’da ve Avrupa’da duyuru faaliyetleri engellenmeye çalışılan bu ‘baş belası’ Mukaddes Kitap Tetkikçileri topluluğunun “ölü” duruma geldiğini, dolayısıyla artık bir tehdit oluşturmayacaklarını düşündüler (Vah. 11:3, 7-10). Oysa çok yanılmışlardı!
Canlanma Dönemi
35. (a) İsa, takipçilerinin zorluklar yaşamasına neden izin verdi? (b) Onlara yardım etmek için ne yaptı?
35 Hakikatin düşmanları bilmese de, İsa’nın kendi toplumunun böyle zorluklar çekmesine izin vermesinin tek nedeni vardı; o da Yehova’nın o sırada “madeni eriten, gümüşü arıtan biri gibi” oturuyor olmasıydı (Mal. 3:3). Yehova ve oğlu, sadık kişilerin bu ateşli sınavlardan arınmış, temizlenmiş ve Kralın hizmetine daha da yaraşır duruma gelmiş halde çıkacağından emindi. 1919’un başından itibaren, Tanrı’nın ruhunun onlar için düşmanlarının olanaksız gördüğü şeyi yaptığı açıkça görüldü. Bu sadık kişiler hayata döndürüldüler (Vah. 11:11). Mesih o zaman son günlerin alametinin başlıca özelliklerinden birini gerçekleştirmişti. O, kendi toplumunda ruhi gıdanın vaktinde dağıtılmasına önderlik edecek meshedilmişlerden oluşan küçük bir grubu “sadık ve sağgörülü hizmetkâr” olarak atadı (Mat. 24:45-47).
36. Tanrı’nın toplumunun ruhen canlanmakta olduğunu gösteren neydi?
36 Rutherford birader ve arkadaşları 26 Mart 1919’da serbest bırakıldı. Çok geçmeden, o yılın eylül ayında bir bölge ibadeti yapılması planlandı. Ayrıca The Golden Age adlı ikinci bir derginin yayımına başlamak için planlar yapıldı. Gözcü Kulesi’nin yanı sıra çıkacak olan bu dergi tarla hizmetinde kullanılmak üzere tasarlandı. f Aynı yıl, şimdi Hayatımız ve Hizmetimiz İbadeti Kitapçığı olarak bilinen, Bulletin adlı yayının ilk sayısı çıktı. Bu, en başından beri tarla hizmeti için harekete geçirici özellikte bir yayın oldu. Kuşkusuz 1919’dan bu yana evden eve hizmeti giderek daha da öncelik kazandı.
37. Bazıları 1919’u izleyen yıllarda, vefasız olduklarını nasıl gösterdiler?
37 Mesih’in hizmetkârlarının arındırılması duyuru işi yoluyla devam etti, çünkü aralarındaki gururlu ve kibirli kişiler böyle mütevazı bir işi içlerine sindirememişlerdi. Bu faaliyete ayak uydurmak istemeyenler sadık olanlarla ilişkilerini kopardı. 1919’u izleyen yıllarda bazı vefasız kişiler öfkelendi, sözlü ve yazılı olarak karalama faaliyetine giriştiler, hatta Yehova’nın sadık hizmetkârlarına zulmedenlerin tarafına geçtiler.
38. Mesih’in yeryüzündeki takipçilerinin kazandığı başarılar ve zaferler bizim için ne anlama gelir?
38 Tüm bu saldırılara rağmen, Mesih’in yeryüzündeki takipçileri ruhen büyüyüp gelişmeye devam ettiler. O zamandan beri elde ettikleri her başarı, kazandıkları her zafer bizim için Krallığın hüküm sürdüğüne dair ikna edici bir kanıt oluşturur. Bir grup kusurlu insanın Şeytan’a ve onun kötü ortamına karşı zafer üstüne zafer kazanması yalnızca Tanrı’nın Kendi oğlu ve Krallığı aracılığıyla gösterdiği lütfu ve etkin desteği sayesinde mümkün olmuştur (İşaya 54:17’yi okuyun).
39, 40. (a) Bu yayının bazı özellikleri nelerdir? (b) Bu yayını incelemekten siz nasıl yarar görebilirsiniz?
39 Sonraki bölümlerde Tanrı’nın Krallığının, doğduğu yüzyıldan itibaren yeryüzünde neler başardığını inceleyeceğiz. Bu kitabın her bölümü Krallığın yeryüzünde yaptığı işin ayrı bir yönünü ele alacak. Bölümlerde yer alan tekrarlama köşeleri her birimizin Krallığın bizim için ne kadar gerçek olduğunu saptamamıza yardım edecek. Son bölümlerde, Krallık yakın gelecekte kötülüğü yok etmek ve yeryüzünü cennete dönüştürmek üzere geldiğinde neler olacağını ele alacağız. Bu yayını incelemekten siz nasıl yarar göreceksiniz?
40 Şeytan Tanrı’nın Krallığına olan imanınızı baltalamaya çalışıyor. Yehova ise, sizi koruması ve sağlam tutması için imanınızı güçlendirmek istiyor (Efes. 6:16). Dolayısıyla bu yayını ciddiyetle incelemenizi öneriyoruz. Bunu yaparken sürekli, ‘Tanrı’nın Krallığı benim için gerçek mi?’ diye düşünün. Yaşayan herkesin Tanrı’nın Krallığının gerçek olduğunu ve hüküm sürdüğünü göreceği bir gün gelecek. Krallık sizin için şimdiden ne kadar gerçek olursa, imanınız o kadar sağlam olacak; böylece Krallığı sadakatle ve faal şekilde destekleyerek, o günü görme olasılığınız da o kadar artacak!
a Grew, Stetson ve Storrs hakkında daha fazla bilgi almak için Yehova’nın Şahitleri İnançlı ve Faal Bir Topluluk 1. Bölüm ve Jehovah’s Witnesses—Proclaimers of God’s Kingdom (Yehova’nın Şahitleri: Tanrı’nın Krallığını Duyuranlar) kitabının 45-46. sayfalarına bakın.
b Bu derginin ismi 1879’da İngilizce olarak yayımlandığından beri birkaç kez değiştiyse de bu kitap boyunca Gözcü Kulesi olarak geçecek.
c Mukaddes Kitap Tetkikçileri dünya ile dost olan dini teşkilatlardan ayrılmanın gereğinin farkına vardıysa da, aralarına katılmadıkları halde fidyeye inanıp kendini Tanrı’ya adadığını söyleyen bireyleri iman kardeşleri olarak görmeye yıllarca devam ettiler.
d İlk sıralar bu uyarıların çoğunlukla 144.000’lerden oluşan Mesih’in küçük sürüsüne yönelik olduğu düşünülüyordu, bu da uyarının etkisini azaltıyordu. 5. bölümde göreceğimiz gibi 1935 yılından önce Vahiy 7:9, 10’da anlatılan ‘büyük kalabalığa’ Hıristiyan Âlemindeki kiliselerin çok sayıda üyesinin dahil olacağına inanılıyordu. O zaman, bu kişilerin en sonunda Mesih’in tarafında yer alacaklarına ve ödül olarak gökte yaşayacak ikincil bir grup oluşturacaklarına inanılıyordu.
e The Golden Age (bugün Uyanış! olarak bilinen dergi) 1920 yılının Eylül ayında Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada’da savaş sırasında yapılan zulümle ilgili birçok olayı ayrıntılı olarak anlatan özel bir sayı yayımladı; bu olaylardan bazıları insanın kanını donduracak gaddarlıklardı. Oysa, I. Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda bu tür zulümler çok az görülmüştü.
f Gözcü Kulesi, uzun bir süre ağırlıklı olarak küçük sürüye ait bireylere bilgi vermeye yönelikti.